Bu gün karşıma her günkü haberlerden birisi daha çıktı. Aslında üzerinde durmadığımız dünya düzenin ve onun getirdiği güçlünün her zaman haklı olduğu tezinin bir yansıması olarak kanıksadığımız, bazılarının değiştirmek için mücadele ettiği bazılarımızın ise zaten öyle olmalıydı dediği bir haber.
Haber Afrika ülkelerinde Covid-19 aşısının yetersizliği konusunda idi.
Covid-19 salgını ile beraber hepimiz hastalık, salgın, hastane aşı vb. konular ile daha fazla ilgilenir ve içli dışlı olduk.
Acaba Afrika'daki yoksun insanların geleceği bizimkinden daha iyi olabilir mi?
Bu tezimi yaşadığım şu olay ile desteklemek istiyorum.
Yok efendim şeker yemeyin, unu az tüketin, yağdan uzak durun gibi bir çok tavsiye medya aracılığı ile sürekli gündemimizde tutuluyor.
Bu süreçte iç hastalıkları profösörü bir abimle sohbet ederken gelen çaya şeker atmayan abime “çaya atılmayan şeker bu kadar önemli mi? Babam 100 yaşında hala normal çay bardağına tatlı kaşığı ile şeker atıyor, ekmeğine tereyağı sürüp yiyor ve 100 yıldır bu böyle hiçbir hastalığı da yok demiştim.”
Doktor abimde bana “Mustafa’cığım kendini babanla bir tutma. O doğal seçilimle bütün hastalıkları atlatarak bu yaşına geldi. Oysaki sen aşılarla çocukluğunu geçirdin. Doğal olarak onun sahip olduğu bağışıklığa sen sahip değilsin” demişti.
Sonrada şunu ekledi "çocuklukta yapılan aşılar yapay ve geçici bir bağışıklık oluşturuyor. aşı ile büyüyün nesil bir süre sonra ufak bir mikropta güçsüz düşüyor ve hastalanıyor. Bu durum sağlık sistemine ciddi yükler getiriyor."
Biz varsıllar sürekli güçsüz (bağışıklık sistemi zayıf) nesiller yetiştiriken Afrika'da ya da dünyanın yoksun bölgelerinde bedensel olarak daha güçlü ve dayanıklı nesiller yetişiyor.
Teknolojinin bir işe yaramadığı ya da teknolojik üstünlüklerin eşitlendiği bir dünya gerçekleşirse lider toplumlar kimler olacaktır.
Aslında sorunun cevabı gayet açık değil mi?